Sorularınız İçin Bizi Arayın:   +90 532 481 66 94

WhatsApp İletişim

logo
 

Ticari Satışlarda Malın Ayıplı Çıkması ve Ayıp İhbar Süresi

Ayıp kavramı, satış veya trampa konusu malda bulunması gereken veya vaadedilen niteliklerin bulunmamasını ifade eder. Örneğin, satılan arabanın motorunda arıza olması, koltuk takımlarının kırık veya defolu olması, pirinçlerin böcekli olması, gıda maddelerinin küflenmiş olması gibi durumlarda ayıplı maldan söz edilebilir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 219 vd. maddelerinde; Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur denilmek suretiyle satıcının ayıptan sorumlu olacağı hükmedilmiştir. TBK’da adi satışlarda alıcının inceleme ve ihbar yükümlülükleri için açık ve belli bir süre belirtilmemiş, yalnızca “işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz” inceleme ve ortaya çıkan ayıbın satıcıya “uygun bir süre içinde” bildirimi öngörülmüştür.

Satış işleminin her iki tarafının da tacir olması durumunda ticari satıştan söz edilir ve bu durumda ayıplı malın ihbar sürelerinde tacirler bakımından farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Ayıp ihbarı, alıcının ayıp nedeniyle doğan seçimlik haklarını kullanabilmesi amacıyla yapılması gereken bir bildirimdir.

Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 23. Maddesinde, teslim sırasında açıkça belli olan ayıplar yönünden ayıbın 2 gün içinde satıcıya bildirilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Açık ayıba örnek olarak, malda gözle görülebilen kırık ya da çatlakların bulunması verilebilir. Bu olasılıkta önemli olan husus detaylı ve özel bir incelemeye gerek kalmadan maldaki ayıbın alıcı tarafından tespit edilebilmesidir. Düzenlemenin devamında, malda açık ayıp söz konusu olmasa bile, malı satım ve teslim alan tacirin 8 gün içinde malı inceleme veya incelettirmekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Sekiz günlük süre malın alıcı tarafından satım ve teslim alındığı tarih itibariyle başlamaktadır.

Yasal süre içinde ayıp ihbarının yapılmaması alıcının Kanundan doğan seçimlik haklarına başvuramaması sonucu doğurmaktadır. Bu durumda, alıcı tacir malı satın aldığı hali ile kabul etmekte ve seçimlik haklara başvuru hakkını kaybetmektedir. Bu seçimlik haklar; alıcının, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakki; satılanı alıkoyup, ayıp oranında bedelde indirim yapılmasını isteme hakki; aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, tüm masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme hakki; imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini talep hakkıdır.

Ancak TTK 23. Maddesinde diğer durumlarda Türk Borçlar Kanunu’nun 223. Maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu nedenle açık ayıp niteliğinde olmayan ve 8 günlük inceleme süresinde tespit edilemeyen yani kullanımla ortaya çıkan ayıplar yönünden TBK’nın ilgili düzenlemeleri uygulama alanı bulacaktır. TBK’nın 223. Maddesinin ikinci fıkrasında, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, ayıbın hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yani olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp için 8 günlük inceleme ve ihbar süresi söz konusu olmayacaktır.

Konu ile ilgili örnek Yargıtay Kararı şu şekildedir;

T.C. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2015/8094 K. 2015/12630 T. 13.10.2015

“DAVA : Taraflar arasındaki ayıp sebebiyle bedel iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketten 15.7.2013 tarihinde … marka 2013 model sıfır kilometre araç satın aldığını, müvekkilinin 2014 yılında aracı satacağı zaman aldığı 19.3.2014 tarihli ekspertiz raporunda aracın tavan bölümünde değişen parça ve boya tespit edildiğini, durumun 25.3.2014 tarihinde noter kanalı ile davalı şirkete bildirildiğini, ayıplı satış sebebiyle satış akdinin feshedilerek bedelin iadesinin istendiğini, ancak davalı şirketin bedeli iade etmediğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, satılanın ayıplı olması sebebiyle satış sözleşmesinin feshi ile aracın satıcıya iadesi karşılığında ödedikleri 36.850-TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin söz konusu aracın … yetkili bayisi olduğunu, davacının aracı …’ daki bayii ….’ den teslim aldığını, müvekkilinin satış ilişkisine dair fatura kesmekten başka bir payının olmadığını, iddia edildiği gibi bir ayıp varsa, bunun öncelikle … yetkili servislerince belirlenmesi ve üretici ….’ ye veya teslim alınan bayiye bildirilmesinin gerektiğini, davada taraf sıfatlarının bulunmadığını, davacının aracı teslim aldıktan sonra yaklaşık 1 yıl kadar kullandığı dikkate alındığında, bahsedilen hasarın satıştan sonra oluşmuş olma ihtimalinin yüksek olduğunu, TTK 23/1-c maddesi uyarınca davacının teslimden itibaren 8 gün içinde aracı muayene edip ihbarda bulunması gerekirken bunu yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, 6102 S. Türk Ticaret Kanunu’ nun 23/1-cmaddesinde; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür” denildiği, somut olayda, davacı şirketin davalıdan 15.7.2013 tarihinde aracı sıfır olarak satın aldığı, ekspertiz raporuyla aracın tavan bölümünde değişen parça ve boya tespit edildiği, durum noter kanalı ile davalı şirkete bildirilmişse de, davaya konu aracın 15.7.2013 tarihinde kesilen fatura ile satın alındığı, davacı tarafından 25.3.2014 tarihinde gizli ayıp sebebiyle davalı şirkete ihbarname gönderildiği ve 13.5.2014 tarihinde gizli ayıp sebebiyle işbu davanın açıldığı, 6102 S. TTK’ nın 23/1-c maddesi de dikkate alındığında, alıcının da satıcı gibi araç satışı işi ile uğraşan ticari bir şirket olduğu, iddia edilen ayıbın basit bir ekspertiz raporu ile ortaya çıkabilecek nitelikte olduğu, davacının aracı satmak için ekspertiz raporu aldığında ayıbı öğrendiğini beyan etmesine göre, kanunda belirtilen 8 gün içinde davaya konu malı inceleme ve incelettirme görevini yerine getirmeyerek ayıp ihbarını süresinde yapmadığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalıdan satın aldığı … marka ticari aracın 19.3.2014 tarihinde yaptırdığı incelemesine dair alınan ekspertiz raporunda “sağ yan, tavan kenar direği ön kısmında değişim” olduğunun tespit edildiğini ve bunu derhal satıcıya bildirdiğini belirterek, aracın bedelinin iadesini istemiştir. Mahkemece, ayıp ihbar sürelerine uyulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

Aracın, satıcı tarafından sağ yan, tavan kenar direği ön kısmının değişim yapılarak, yeni araç şeklinde satımının yapılması TBK 225. maddede düzenlenen “satıcının ağır kusuru” nun sonuçlarını doğurur. Aynı maddede, “ağır kusuru olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek, sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.” denilmiştir.

Ağır kusur (iğfal) halinde alıcı, ticari satımdaki ayıp ihbar sürelerine uyulmaksızın, kanundan doğan haklarını kullanabilir. Mahkemece, uzman bilirkişilere inceleme yaptırılarak, sıfır km olarak satışı yapılan araçta ekspertiz raporunda gösterilen ayıbın gerçekte var olup olmadığı, aracın kaza raporları ve servis kayıtları da araştırılmak suretiyle, bu ayıbın sonradan oluşup oluşmadığı da tespit edilip varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istenmesi halinde iadesine, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”